İsmet İnönü Kimdir? Biyografi Sayfası

25.10.2021
473
İsmet İnönü Kimdir? Biyografi Sayfası

İsmet İnönü Kimdir? Biyografi, bölümünde İsmet İnönü Kimdir? Biyografi sayfası ile karşınızdayız. İsmet İnönü Kimdir? Biyografi detayları ile daha da iyi tanıyalım.

İsmet İnönü Kimdir? Biyografi – Kaç Yaşında – Memleketi Neresi

İsmet İnönü

İsmet İnönü, 24 Eylül 1884 senesinde İzmir’de dünyaya geldi. Babası Reşit Efendi aslen Bitlis’in tanınmış Kürt ailelerinden Kürümoğulları ailesindendir. Reşit Efendi’in babası Abdülfettah Efendi Malatya’ya yerleşmiştir. Annesi Cevriye (1867-1959) ise aslen Razgrad’lı (Bulgaristan) olup babası Razgrad ulemasından Müderris Hasan Efendi 1870’li senelerda İstanbul’a göç etmiştir. Cevriye ile Reşit 1880’de İstanbul’da evlenmişlerdir. İlk çocukları Ahmet Mithat (1882-1960) ve ikincisi İsmet’in dışında Hasan Rıza ve Hayri Temelli adlı iki oğulları ve Seniha Okatan adlı bir kız çocukları olmuştur.

İlk ve orta öğrenimini Sivas’ta tamamlayan İsmet İnönü, 1 yıl Sivas’ta Mülkiye İdadisi’nde okuduktan sonra, 1897 senesinde İstanbul’daki Mühendishane İdadisi’ne gitti. 14 Şubat 1901’de Mühendishane-i Berr-i Hümâyun’a (topçu okulu) girip 1 Eylül 1903’te topçu teğmeni olarak bitirdi. 26 Eylül 1906’daErkân-ı Harbiye Mektebi’ni birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne’deki 2. Ordu’nun 8. Topçu Alayında 3. Batarya Bölük komutanı olarak kurmay stajını yaptı.


1908’de 2. Süvari Fırkasının kurmayı oldu ve 31 Mart İsyanı’nda Hareket Ordusu karargâhında görev aldı. 1910’da 4. Kolordu kurmaylığına getirildi ve 1911’de Yemen Kuvayi Mürettebe Komutanlığı kurmayı ve 26 Nisan 1912’de binbaşılığa yükseltilerek Yemen Kuvayi Umumiye Komutanlığının kurmay başkanlığına getirildi.

1912 – 1913 senelerı içinde Harbiye Nezareti’nde Başkomutanlık Karargâhı 1. Şubede bulundu ve İkinci Balkan Savaşı’nda Çatalca Ordusu Sağ Cenah Komutanlığı kurmaylığına getirildi. Savaştan sonra İstanbul Antlaşması’nın bağıtlanmasında Bulgarlar ile müzakere eden heyete askerî danışman olarak katıldı.

1914’te Harbiye nazırlığı ve erkân-ı harbiye-i umumiye reisliğine (genelkurmay başkanlığı) atanan Enver Paşa’nın başlattığı ordunun yenileştirilmesi hareketinde etkin rol oynadı.

I. Dünya Savaşı ve İsmet İnönü


29 Kasım 1914 tarihinde kaymakam (yarbay)lığa yükseltirerek 2 Aralık 1914’te Genel Karargâh 1. Şube Müdürü oldu. 2 Aralık 1915 tarihinde 2. Ordu Kurmay başkanlığına getirildi ve 14 Aralık 1915’te miralay (albay) oldu.

I. Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi’nde Kolordu Komutanı olarak, seneler sonra Anıtkabir’de karşısına gömüleceği Mustafa Kemal ile birlikte çalıştı. Bu arada Mustafa Kemal  bu ordunun 16. Kolordu komutanlığına atandı. İsmet Bey, 1916’nın yaz aylarında bir süre çarpışmaları yönetti. 2. Ordu komutan vekili Mustafa Kemal Paşa’nın önerisiyle, 12 Ocak 1917’de 4. Kolordu komutanlığına atandı.

Bir süre sonra İstanbul’a geri çağrıldı ve Halep’te 7. Ordu’nun oluşturulmasında görev aldı. 1 Mayıs 1917’de Filistin Cephesi’nde 20. Kolordukomutanlığına, 20 Haziran’da 3. Kolordu komutanlığına atandı. Bu arada 7. Ordu’nun komutanlığını üstlenen Mustafa Kemal ile gene yakın ilişki içinde oldu. Lakin Megiddo Muharebesi sırasında yaralanınca İstanbul’a gönderildi.

Kurtuluş Savaşı’nda İsmet İnönü

Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından az önce Sina ve Filistin Cephesi’ndeki Yıldırım Orduları Grubu’nun General Edmund Allenby karşısında uğradığı Nablus Bozgunu sırasında yaralanarak İstanbul’a dönen İsmet Bey, 24 Ekim 1918’de Harbiye Nezareti’nde müsteşarlığa atandı. 29 Aralık 1919 tarihinde Paris Barış Konferansı’na hazırlık için kurulan komisyonda askeri müşavir oldu. 4 Ağustos 1919’da yalnızca sekiz gün için Askeri Şûra Muamelat-ı Umumiye müdürlüğüne, bir ara da jandarma ve polis örgütünün iyileştirilmesi için kurulan komisyona üye olarak atandı. Bütün bunlar genelde birkaç günlük görevlerdi.

İlk kez 8 Ocak 1920 tarihinde Ankara’ya gitti ve kısa bir süre Mustafa Kemal ile çalıştı. Yeni kurulan Ali Rıza Paşa hükümetinde harbiye nazırı olan Fevzi Çakmak’ın çağrısı üzerine şubat sonlarında İstanbul’a gitti. 9 Nisan 1920 tarihinde Mustafa Kemal’in çağrısı üzerine tekrar Ankara’ya döndü ve İstanbul’la bütün resmî bağlarını kopardı.

23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Edirne milletvekili olarak katıldı. 6 Haziran 1920’de İstanbul’daki Divan-ı Harp aracılığıyla gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı.

10 Kasım 1920’de milletvekilliği ve vekillik görevi saklı kalmak üzere Garp Cephesi (Batı cephesi) Kuzey Kesimi Komutanlığı’na atandı. Çerkez Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı. Batı Cephesi Kuzey Kısım Komutanı olarak, Ocak 1921’de Yunan ilerlemesini durdurunca 5 senedir olduğuMiralay rütbesinden Mirliva rütbesine terfi etti ve Paşa oldu. 4 Mayıs 1921’de Batı Cephesi Komutanlığına getirildi. Lakin 17 Temmuz 1921’de Kütahya-Eskişehir Muharebeleride aldığı mağlubiyet üzerine TBMMaracılığıyla Genelkurmay Başkanlığı görevindminimumledildi. Yerine 3 Ağustos 1921’de, bunun yanı sıra Başvekil ve Milli Savunma Vekili de olan Fevzi Paşa getirildi.

Daha sonra Sakarya Meydan Muharebesi sırasında TBMM aracılığıyla Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlığa getirilmesi üzerine onun maiyetinde Mirliva rütbesi ile Batı Cephesi Komutanlığı görevinde bulundu. Büyük Taarruz’dan sonra başarılarından dolayı Ferik rütbesine terfi etti. İzmir’in geri alınmasından sonra Mustafa Kemal Paşa aracılığıyla ateşkes görüşmelerinde bulunmak üzere görevlendirilerek Mudanya’ya gönderildi.

Milli Mücadele’nin sonunu tespit eden Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde (3 Ekim-11 Ekim 1922) Türk tarafını temsil eden İsmet Paşa, 26 Ekim 1922 tarihinde hariciye vekili oldu. Lozan görüşmelerinde murahhas heyetin başkanlığını yaptı; yeni devletin bağımsızlığını ve egemenliğini onaylayan, Sevr Antlaşması’nı ve Mondros Mütarekesini geçersiz kılan Lozan Antlaşması’nı imzaladı.


Cumhuriyet’in 2. dönem (1923-1927) TBMM’de Malatya milletvekili olarak bulunan İsmet Paşa, Fethi Bey’in (Okyar) kurduğu İcra Vekilleri Heyeti’ne gene hariciye vekili olarak girdi. 23 Ağustos’ta Lozan Antlaşması’nın TBMM’de kabulü, siyasal-diplomatik başarılarının en önemlisi oldu.

İsmet İnönü’nün Cumhuriyet ve Başbakanlık Dönemi

29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilanı ile sonuçlanan zamanda, Mustafa Kemal ile yakın siyasal işbirliği içindeydi. 30 Ekim’de Cumhuriyet’in ilk hükümetini kurdu ve bunun yanı sıra Halk Fırkası (sonradan Cumhuriyet Halk Partisi, yahut CHP) genel başkan vekilliğini üstlendi.

İsmet Paşa’nın ilk başbakanlık zamanında Cumhuriyetin ilk devrimleri yapılmaya başlandı. Öğretimin birleştirilmesi, halifeliğin kaldırılması ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulması (3 Mart 1924) bu sürede gerçekleşti. Muhalefet partisi olarak kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın Çankaya’ya olan aşırı muhalefetini hükümet üzerinden yürütmesi üzerine cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in isteğiyle 8 Kasım 1924’te başbakanlıktan istifa etti. 21 Kasım 1924’te yeni hükümeti Fethi Bey kurdu.

Doğudaki Şeyh Said İsyanı üzerine isyana müdahalede geç kalan Fethi Bey istifa etti. 3 Mart 1925’te İsmet Paşa cumhurbaşkanı Atatürk aracılığıyla, yeniden hükümeti kurmakla vazifelendirildi. Ayaklanmanın bastırılmasında hükümet başkanı olarak önemli rol oynadı. 6 Mart 1925 tarihinde Takrir-i Sükun Kanunu’nu yürürlüğe sokarak İstiklal Mahkemeleri’nin tekrar kurulmasını gerçekleştirdi. Bu yasaveyayanarak tüm muhalefet partilerini ve muhalif gazeteleri kapattırdı. 1926 senesinde Orgeneral rütbesine terfi etti. 1927 senesinde kendi isteğiyle askerlikten emekli oldu. Bu tarihten sonra, yeni devletin oluşumunda Mustafa Kemal ile birlikte en önemli siyasal kişilik olarak belirdi.

1934’te Soyadı Kanunu çıktığında Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, 1924’ten 1937’ye değin başbakanlık görevini aralıksız sürdürdü. Bu zamanda ülkedeki bütün önemli siyasal gelişmelerde; devrimlerin açıklamalmasında ve uygulanmasında, iktisat politikasında Devletçilik ilkesinin kabulünde ve uygulanmasında, yeni devletin kurulmasında çok önemli rolü oldu.

1936’da Faşizmi incelemek üzere İtalya’ya gönderilen CHP Genel Sekreteri (Katib-i Umumi) Recep Peker’in dönüşünde yazdığı TBMM üzerinde bir “Faşist Konsey” kurulmasını öngören raporu onaylayıp imzalaması üzerine cumhurbaşkanı Atatürk “Başvekil hazretleri anlaşılan yorgunluktan, önüne gelen raporları okumadan imzalıyor!” dedi ve kararı reddetti. Bu değerlendirmeye “Koskoca memleket rakı sofrasından mı idare edilecek?” diye yanıt verince aralarında gerginlik çıktı. Dersim İsyanı’nın bastırılması sırasında da düşünce ayrılıkları çıkınca Eylül 1937’de cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk aracılığıyla başbakanlık ve CHP’nin genel başkan yardımcılığı görevlerinden alındı ve yerine Celâl Bayar atandı. Bu zamanda yalnızca TBMM’de Malatya milletvekili olarak görev yaptı.

İsmet İnönü Cumhurbaşkanlığı ve Çok Partili Dönem Olayları


Atatürk’ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938 tarihinde TBMM aracılığıyla cumhurbaşkanlığına seçildi. Bunun bunun yanında “kayd-ı hayat” şartıyla CHP genel başkanlığına da getirildi. CHP’nin 26 Aralık 1938’de toplanan I. Olağanüstü Kurultayı’nda partinin “değişmez genel başkanı” seçildi ve kendine “Milli Şef” unvanı verildi.

30 Aralık 1925 tarihli 701 sayılı yasa ve 16 Mart 1926 tarihli 3322 sayılı kararname ile 50, 100, 500 ve 1.000 liralık banknotların ön yüzlerinde cumhurbaşkanının resminin bulunması kararı alınmıştı. Buna dayanarak, para ve pulların üzerindeki Atatürk fotoğrafları kaldırılıp yerine İsmet İnönü’nün portreleri kullanıldı.

Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra başlayan II. Dünya Savaşı (1939-1945) zamanında İnönü, ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı. Savaş senelerındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı. Varlık Vergisi uygulaması hayata geçirildi. Yine bu sürede Hasan Âli Yücel’in öncülüğündeki Köy Enstitüleri kuruldu. Bu enstitüler seneler sonra kapatılana kadar 20.000 öğrenci köy öğretmeni olarak eğitildi. Ayrıca cumhurbaşkanlığı zamanında müziğe özel kabiliyeti olan ufak yaştaki çocukların bu hususta iyi bir eğitim almasını sağlamak maksadıyla çıkardığı Harika Çocuklar Yasası ile İdil Biret ve Suna Kan gibi sanatçıların yetişmesinde önemli rolü olmuştur.

II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında, gerek ülkeler arası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi. Savaşın galiplerinden olan Sovyetler Birliği’nin önderi Stalin’in Türkiye’den Kars, Ardahan, Artvin ve Sarıkamış’ı istemesi, Türkiye’yi, savaşın diğer galipleri ABD ve İngiltere ile daha yakın ilişkilere mecbur etti. Bazı çevreler SSCB’nin böyle bir talepte bulunmayıp yalnızca bazı akademisyenlerin eski anlaşmalar üzerinde yorumlarda bulunmuş olduklarını, bu propagandanın Türk kamuoyunu NATO saflarına katılmaya ikna etmek için düzenlenmiş bir ABD siyasal operasyonu olduğunu iddia etseler de askeri ve ekonomik destek vermeye hazır olduğunu söyleyen ABD, Truman Doktrini ile öngördüğü yardımın karşılığında Türkiye’de serbest seçimlere dayanan demokrasidüzeninin yerleştirilmesini ve “Milli Şef”lik, “5 yıllık kalkınma planları”, Köy Enstitüleri gibi Sovyetler Birliği benzeri uygulamaların kaldırılmasını talep etti.

1945 senesinde kurulan Milli Kalkınma Partisi’nden sonra 1946’da kurulan Demokrat Parti (DP) ile çetin bir seçim yarışına girdi. 1946 senesinde yapılan ilk çok partili seçimde “açık oy, gizli tasnif” metodu kullanıldı ve CHP bu seçimlerde iktidarını sürdürdi. Lakin seçimlerde kullanılan sistem yüzünden seçimlerin bir biçimde şaibeli olduğu iddia edilmektedir. Tek başına iktidarda olduğu 1938-1950 zamanında Türkiye ekonomisi hemen hemen yıllık %1.8 oranında büyümüş, bununla birlikte Türkiye’nin GSMH’si dünya toplamının binde 6.52’sinden binde 6.43’üne düşmüştür.

14 Mayıs 1950 tarihinde ki genel seçimlerde CHP %40, DP ise %52 oy aldı. Bunun üzerine CHP iktidarı DP’ye bırakırken, İsmet İnönü de cumhurbaşkanlığından ayrıldı ve ana muhalefet partisi genel başkanı olarak siyasal yaşamını sürdürdü. 10 yıllık muhalefet zamanında, 1954 ve 1957 seçimlerini de kaybetmesine karşın partisinin başında kaldı ve iktidarın siyasal baskılarına rağmen, CHP’nin yeniden güçlenmesine katkıda bulundu.


DP, 1960 senesinde 27 Mayıs Darbesiyle iktidardan uzaklaştırıp yeni anayasa kabul edildikten sonra, 15 Ekim 1961 genel seçimlerinden CHP tek başına iktidar olacak çoğunluğu sağlayamasa da, 1. parti olarak çıkınca, İnönü 24 yıl sonra yeniden başbakan olarak hükümeti kurmakla vazifelendirildi. Bu zamanda CHP-AP, CHP-YTP-CKMP ve CHP-Bağımsızlar koalisyon hükümetlerine başkanlık etti. Yeni kurulan siyasal sistemin sağlıklı biçimde işlemesi için çaba gösterdi.

27 Mayıs 1960 Darbesinin doğurduğu problemlerle da uğraşarak 22 Şubat 1962 ayaklanması ve 20 Mayıs 1963 ayaklanması girişimlerinin önlenmesi çabalarında cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e, Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay ile birlikte yardımcı oldu. 1964 Kıbrıs hadiseleri sırasında ABD’nin Türkiye’nin adaya müdahalesini engellemesi üzerine dış politikada çok yönlü arayışlara girdi.

İlk Devlet Araştırma Kütüphanesi ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun kurulması, planlı ekonomiye geçiş, 5 yıllık kalkınma planları, sendikalar, grev ve toplu anlaşma yasalarının çıkarılması, Ankara Antlaşması ve takip eden sene Ortak Pazar kullanıcı hesabı, SSCB ile iyi ilişkiler kurulması, Milli İstihbarat Teşkilatı yasası ve düzenlemesi, Milli Güvenlik Kurulu’nun başlangıç ve geliştirilmesi, Türk ordusunun modernizasyonu; İran ve Pakistan ile birlikte bölgesel kalkınma organizasyonunun kurulması, Avrupa ve Orta Asya memleketlerini bağlayan mikrodalga radyo iletişim ağı kurulması, Devlet İstatistik Enstitüsü ile Turizm Bakanlığının kurulması, Güneydoğu Anadolu’nun kalkınma ve geliştirilmesi planları, Basın Yayın Yüksek Okulunun ilk kuruluşu İsmet İnönü’nun başbakanlık yaptığı zamanda gerçekleştirildi.

İnönü hükümeti mecliste yapılan bütçe oylamasında ret oylarının kabul oylarından fazla çıkması üzerine istifa etti ve 20 Şubat 1965 tarihinde yerini Suat Hayri Ürgüplü hükümetine bıraktı. 10 Ekim 1965 seçimlerinde partisinin seçimi kaybetmesi üzerine, parti içi görüş ayrılıkları derinleşti. İnönü’nün desteklediği “ortanın solu” politikasının CHP aracılığıyla benimsenmesine rağmen parti 1969 senesinde yapılan genel seçimleri de kaybetti.

İsmet İnönü’nün CHP’den ayrılması ve Cumhuriyet Senatosu


Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 12 Mart 1971 tarihindeki müdahalesinden sonra, CHP’nin tutumu hususunda parti içinde önemli görüş ayrılıkları belirdi ve İnönü parti genel sekreteri Bülent Ecevit ile anlaşmazlığa düştü. Ecevit’e göre, müdahalenin amacı, CHP içinde egemen olan “ortanın solu” politikasına son vermek ve partinin iktidar olmasını önlemekti. İnönü ise müdahaleyi onaylamıyordu ve müdahaleden 2 gün sonra CHP grubunda çok sert bir konuşma yaptı; fakat yine de ortamın yumuşaması için yeni kabineye bakan vermeyi kabul etti. Yeni kurulacak hükümete partinin üye verip vermeyeceği hususunda beliren anlaşmazlık neticesinde Ecevit istifa etti. Ecevit ile yoğun bir mücadeleye giren İsmet İnönü, Mayıs 1972’de toplanan V. Olağanüstü Kurultay’da, politikasının partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Kurultayda parti meclisi Bülent Ecevit’in yanında yer alınca da 8 Mayıs 1972 tarihinde 34 senedir görev yaptığı CHP genel başkanlığından istifa etti. Türk siyasal yaşamında parti içi mücadele neticesinde değişen ilk genel başkan olan İnönü 4 Kasım 1972’de CHP kullanıcı hesabınden, 14 Kasım 1972’de de milletvekilliğinden istifa etti. Başvurusu üzerine eski cumhurbaşkanı sıfatıyla tabii senatör olarak Cumhuriyet Senatosu’nda görev aldı.

İsmet İnönü Ölümü

İsmet İnönü, 25 Aralık 1973 Salı günü saat 16.05’te ölen İsmet İnönü 28 Aralık’ta devlet merasimi ile Anıtkabir’de toprağa verildi. Anılarının bir bölümünü Hatıralarım, Genç Subaylık Yılları, 1884-1918 (1968) adı altında toplamış, bunun bunun yanında çeşitli tarihlerdeki söylev ve demeçlerini içeren İsmet Paşa’nın Siyasi ve İçtimai Nutukları, 1920-1933(1933), İnönü Diyor ki (1944), İnönü’nün Söylev ve Demeçleri I, 1920-1946 (1946) gibi kitapları yayımlanmıştır.
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.