Hekimoğlu İsmail, 1932 senesinde Erzincan’da dünyaya geldi. İstiklal savaşı sırasında Kâzım Karabekir Paşa’nın emrinde çalışan babası, 4 yıl askerlik yapıp memleketine döndüğünde harap olan evinin onarımı için İstiklal Madalyası’nı satmıştır.
Anne ve babasının okuma yazması olmaması sebebiyle kitap içinde bulunmayan bir evde büyümüştür. 1939 Erzincan Depremi’nde ablası, ağabeyi ve kardeşi depremde ölmüş, annesi, babası ve kendisi yaralı olarak kurtulmuştur.
Hekimoğlu İsmail, ilkokulu ve ortaokulu Erzincan’da bitirdiktan sonra 1950’de İstanbul’a giderek Zırhlı Birlikler Okulu’na yazılmıştır. Bu sürede 1953’e kadar orta saha ve forvette görev aldığı Davutpaşa takımına da girmiştir. 1952’de askeri okulu tamamlamasının sonrasında Kartal Maltepe’deki 1. Zırhlı Birlikler Tugayı’nda Tank Astsubayı olarak vazifeye başlamış, bir süre Erzurum, Kandilli’de görev yapmasının sonrasında 1960’ta Hava Kuvvetleri’ne geçerek füzeci olmuştur. Amerika’ya elektronik üzerine 6 aylık eğitime göderilmiş ve füzeler üzerinde uzmanlaşmıştır. Askerlik yaşamı boyunca 10’dan fazla kez Amerika’da eğitimlere katılmıştır. Birçok kez Avrupa’veya gönderilen Okçu, bu geziler ile ilgili “Avrupa’yı İslamiyet’ten fazla bilirim, Allah beni affetsin. Yani yaşamımı oraya harcadım. Avrupa ülkelerini bir bir dolaştım. Ordu beni dolaştırdı, orduya minnettarım.” demektedir.1958’de New York’tan İstanbul’a gelirken Atlas Okyanusu üzerinde iken 4 motorlu uçağın 3 motorunun stop etmesi sonucu bir ölüm tehlikesi atlatmıştır.
Askerlik ile ilgili “Askerlik çok iyi bir meslek. Ben kültürümü orada artırdım, orada tahsil yaptım. Orada dinimi, imanımı öğrendim. Dünyaya tekrar gelsem, herhalde yine asker olurdum. Askerlik tabii ters gidene de çok kötü bir meslek.” diyen Ömer Okçu, ilk kez 1957’de gördüğü Kuran’ı okumanın yanında, Arapça, İngilizce ve Osmanlıca’yı da kendi çabasıyla öğrenmiştir. Dinle ilgilenmeye başlaması üzerine eserleriyle tanıştığı Said Nursi ile bizzat tanışmak için 1957’de Emirdağ’a giderek Said Nursî’nin talebeleri arasına katılmış, ardından Erzurum’da sohbetine katılarak tanıştığı Mehmet Kırkıncı’veya talebe olmuştur. Fethullah Gülen ile tanışıp ona talebe olması 1970’lerdedir. 1972’de ordudan emekli olan Okçu Nurcu kimliği sebebiyle bir çok kez üstlerine şikayet edilmesine karşın çalışkanlığı ve bilgisi onun ordudan atılmasını önlemiştir. Lakin, askeriyede bir çok defa da mahkeme kararı ile olmasa da komutan emri ile hapis cezası almıştır.
1959’da Şermin Hanım ile evlenmiş ve bu evliliğinden Osman ve Ayşe adında iki çocuğu olmuştur. 1967’de haftalık İttihad Gazetesi ile yazı yaşamına başlayan Okçu, kendini gizlemek ve kitaplarını korumak adına Hekimoğlu İsmail müstear adını kullanmayı tercih etmiştir. “Hekimoğlu İsmail” adının tanınmasını sağlayan Minyeli Abdullah romanı kitaplaşmadan önce 1967’de İttihad Gazetesi’nde yayımlanmıştır. 2009 itibari ile 80’den fazla kez baskısı yapılan, yüzbinlerin okuduğu Minyeli Abdullah romanını hem ordudan, hem de cemaatten, hem de ailesinden gizli olarak ve parası yetmediği için çöplükten topladığı kâğıtları tercih ederek yazdığını ifade etmektedir. 1969-1974 senelerı içinde Yeni Asya Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapmış, 1975’te Sur Dergisi’ni çıkarmıştır. 1975’te Ahmed Günbay Yıldız ile birlikte Türdav’ı, 1982’de ise bir çok ortakla birlikte, şu anda başında oğlu Osman Okçu’nun olduğu, Timaş’ı kurmuştur. 1988’den beri Zaman Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapmaktadır.
Kimliği ortaya çıkmasının sonrasında 163’üncü maddeden yargılanmıştır. Minyeli Abdullah romanı 1986’da toplatılıp sonra serbest bırakılmıştır. 26 Ocak 1987 tarihli duruşmasında bu roman ile devlet düzenine karşı çıkmakla suçlanmıştır. Yazıları sebebiyle 11 defa ile ilgili soruşturma açılmıştır. Zaman’dakki “Demek ki öyle…” başlıklı, Harp Okulları sınavına İmam Hatip Lisesi’ne gittiği için kayıt yaptıramayan gençlerin ve ailelerinin durumlarını konu aldığı yazısının sonrasında Türk Ceza Kanunu’nun 159. maddesini ihlal ettiği sebebiyle 1 sene mahkumiyet cezası almış, infaz yasası gereği cezasında düşüşe gidilmesi üzerine 1992’de Şile Kapalı Ceza ve Tevkifevi’nde 72 gün hapis yatmıştır. Birkaç kere DGM’ye çıkarılan Okçu, 1994’te 15 yıl ağır hapsinin istenmesine karşın delil yetersizliğinden beraat etmiştir.
Hekimoğlu İsmail, 3 Şubat 2002’de Eyüp Sultan Camii’nde beyin kanaması geçirmiş, komadan kurtulup evine getirilmesinin sonrasında 1 Mart 2002 tarihinde ikinci defa beyin kanaması geçirmiştir. Kendisine müdahale eden doktorların yüzde 5 yaşama şansı vermesine karşın hayatta kalmış fakat vücudunun sol tarafı felç olmuştur. 10 Haziran 2009’da mide ve bağırsak rahatsızlığı sebebiyle yeniden hastaneye kaldırılmış ve yeni bir ameliyat geçirmiştir.
Romanlar ile ilgiliki görüşlerini “Şimdi ben dünyayı görmüşüm. Bir Çin’e gitmedim. Grönland Adası’na bile gittim. Sıcak sular fışkırıyor, buzların içinden. Avrupa’yı Avrupa yapan, romanlardır. Müslümanların romanları olsaydı, bu kötü hallere düşmezlerdi. Çünkü, romanda her şeyi söylersin, diğer kitaplarda söyleyemezsin.” şeklinde ifade eden Okçu, 1980’lerin sonunda aynı adla sinemaveya aktarılan “Minyeli Abdullah” romanı ile İslamî kesimde 1970’lerde “Hidayet Romanları” da adı verilen bir akımın başlamasına ve bu kesimde romanın yaygınlaşmasına neden olmuştur.
Eleştirmenler aracılığıyla edebî değeri hâlâ tartışılan Minyeli Abdullah romanı ile ilgili “Ben roman yazmadım, ben dertlerimi yazdım, ister beğensinler, ister beğenmesinler.” diyen yazar, romancılığını “Ben dünyanın en büyük romancılarından biriyim. Kitlelere tesir etmişim. İnsanları sürüklemişim peşimden. İnsanları ağlatmış, güldürmüşüm. Bir nesli ayağa kaldırmışım. Minyeli Abdullah bir lokomotiftir. Minyeli Abdullah’tan sonra, yüzlerce roman yazıldı. Ama tutturamadılar tabii. Neden tutturamadılar? Geldim, gittim demekle roman olmaz. Ben roman yazarken, oturup ağlıyorum. Ağlıyorum hüngür hüngür. Gözyaşlarım kağıda dökülüyor.” şeklinde anlatarak, roman yazarlığı ile ilgiliki görüşlerini “Ağlayarak yazmayan okuyucuyu ağlatamaz. Yüreği yanmayan başkasının yüreğini yakamaz. Sırça köşklerde ayak ayak üstüne atarak roman yazılmaz. Bir işe talip olan insan yanacak, kavrulacak ki bir tesir bıraksın. Dinim, imanım, milletim, vatanım diye feryat edecek. Eğer bu aşk ve şevkle bir kitap yazılmışsa okunur.” kelimeleri ile ifade etmektedir.
“İdealist, Müslümanları ayağa kaldırmak için yazılmış bir kitaptır.” diye anlattığı “Müslüman ve Para” isimli kitabı üzerine Turgut Özal’ın önemli ekonomi kurmaylarından Adnan Kahveci kendisini arayarak kitabı okuyup, çok hoşuma gittğini ve kendisiyle mutlaka tanışmak istediğini belirtmiştir. Adnan Kahveci’nin bu konuşmadan 15 gün sonra trafik kazasında vefat etmesi üzerine bu buluşma gerçekleşmemiştir.
Hekimoğlu İsmail Eserleri
Minyeli Abdullah (roman)
Maznun (roman)
Sibel (roman)
Bir Deliyle Evlendim
Menan Cinleri / Hikayeler
Mecnun Gezenin Leyla’sı
Firavun’un Öldüremediği Musa’dır
Sevdalı Şiirler 1 (Derleme)
Sevdalı Şiirler 2 (Derleme)
Güneşi Arayan Adam
Kalbin Ayağıyla Yürümek
Akıl ve Gerçek
İktisat Bilinci
Müslüman ve Para
Cumhuriyet Çocuğu
Bir Millet Uyanıyor
İnsan Bu
Yokuş
Çiğ
Mum
Tefekkür
Düşünceler
Vecizeler
Yapraklar
Mukaddes Çile
Sonsuza Yürüyüş
Hayata Düşülen Dipnotlar
Derdimi Seviyorum (5 Cilt)
İyi Günde Kötü Günde Evlilik
Hizmet ve Şahsiyet
Bediüzzaman Said Nursi
100 Soruda Bediüzzaman Said Nursi
Allah’a İman
Meleklere İman
Kitaplara İman
Peygamberlere İman
Ahiret Gününe İman
Kadere İman
Ölüm Yolkuk Mudur?
İyiliğin Kaynağı
Allah’ Yaklaştıran Ameller
Allah Kullarıyla Nasıl Konuşur?
“Her Şey Allah’ı Anlatıyor” dizisi (çocuk)
İslam’da Davet / Hakkı Tebliğde Metod
Manevi Hastalakılara Manevi Reçeteler
Neye Nasıl İnanırım /Ben Bir Müslümanım
Mehmet Akif’e Göre Dün, Bugün, Yarın
Ayrıca “İlimler ve Yorumlar/ İlimlere Bir Başka Açıdan Bakış” adlı kitabı Hasan Hüseyin Korkmaz ile birlikte kaleme almıştır ve “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lûgat” adlı eserin yazar kadrosunda bulunandır.