Roger Penrose, 8 Ağustos 1931 senesinde dünyaya geldi. 1964’de kara deliklerin birer singularitye ulaşacağını matematiksel olarak göstermiş, kendisinin anlamadığı tarafları sonradan Üniversitede hocalığını yaptığı, Stephen Hawking ele alıp geliştirmiştir.
Bugün fizikte ”Penrose Diyagramları” adı verilen kara deliğe ulaşan bir cismin akıbetinin nasıl bulunacağını görmenizi sağlayan matematiksel yapılar Penrose eseridir.
İki boyutlu bir öklid düzlemini kendi kendini tekrar ederek kaplayan şekillerin neler olduğu sorusunun daha gelişmiş bir versiyonunu ele almış,hatta ele almakla bırakmayıp çözmüş, 10 yıl sonra kimyada çok işe yaradığını görmüştür.
Fizikte yeni teorileri olduğunu da eklemek gerekir. kendisi String Theory’cilerine hiç uymayarak, ”Twistor Uzayı” adını verdiği bir uzay ile genel görelilik teorisinin reel sayılar üzerine kurulu yapısını kompleks sayılara genişleterek – yani uzay-zaman geometrisindeki bir değişiklik ile- kuantum fiziğini görelilik teorisi ile bağdaştırmaya çalışmıştır.
Penrose, ”Shadows of The Mind” adlı kitabıyla, postmodern bir tanrı ispatı argümanı sunmuştur.
1965’de, topolojik metotları tercih ederek, Penrose ‘tuzağa düşmüş (yakalanmış) sahanın (sathın) varlığı’ adını verdiği ve tekilliğin çekimsel çöküş (büzüşme) içerisinde vuk’u bulması gerektiğini ispatlayan şartlar altında mühim bir teoremi isbat etti. Temel olarak, bu şartlar altında uzay-zaman devam edememekte ve klasik genel izafiyet yıkılmaktadır. Penrose, quantum etkilerinin tekillikte başat olmasından hareketle, izafiyeti ve kuantum teorisini kombine ederek ”birleşik teoriyi” (Unified Theory) araştırdı.
1989 senesinde ünlü kitabı ”The Emperor’s New Mind : Concerning computers, minds, and the laws of physics” (İmparatorların yeni zihni: Bilgisayarlar, zihinler ve fizik kanunlarıyla münasebeti [bağlamında]) yayınlandı. Bir sonraki yıl kitap, ”Rhone-Poulenc Science Book Prize” ödülünü aldı.
1994’de Penrose, ”Shadows of the mind : A search for the missing science of consciousness” (Zihnin Gölgesi: Şuur’un Gayb (noksan) ilimi içun bir araştırma) isimli eserini paylaşımı yaptı. Burada birinci kitabını geliştiriyordu. 1996 senesinde Penrose ve Hawking, ”The Nature of Space ant Time” (Uzay ve Zaman’ın tabiatı) isimli eseri paylaşımı yaptılar. Bu kitap, ikisi içinde Isaac Newton Enstitüsü / Matematik Bilimler, Cambridge’de, tartışmalara yol açtı. Her ikisi de, birbirlerinin argümanlarına yanıt teşkil eden 3’er makale paylaşımı yaptı ve bilahare son oturumda birbirleriyle tartıştılar. Penrose şöyle diyor:
”Bu tartışmanın başlangıcında, Stephen Hawking kendisinin pozitivist olduğunu, buna mukabil benim Platoncu olduğumu düşündüğünü dile getirdi. Pozitivist olması hasebiyle onunla birlikte olmaktan mutluyum fakat buradaki en mühim noktanın realist olduğum noktası olduğunu düşünüyorum. Yine, eğer birisi bu münakaşayı, 70 yıl kadar önce Niels Bohr ile Einstein içindeki ünlü münakaşayla kıyaslarsa, Stephen’ın Bohr rolünü kendimin ise Einstein rolünü oynadığını düşünebilirim. Einstein, dalga özelliği olarak sunulması gerekli olmayan, reel bir alem gibi birşey olabileceğini ileri sürerken Niels Bohr, dalga özelliğinin gerçek bir mikro alem tasvir etmediğini ve fakat yalnızca kehanetlerde bulunmak için faydalı bir bilgi olduğu üzerinde ısrar ediyordu.”