Cüneyt Gökçer, 1920 senesinde Malatya’da dünyaya geldi. Devlet Tiyatroları genel müdürlüğü, Ankara Devlet Konservatuarı müdürlüğü, Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü başkanlığı gibi görevlerde bulundu. Gökçer, hemen hemen 20 operanın rejisini yapmıştır. 1959 ile 1997 senelerı içinde, Richard Strauss’un Salome’sinden başlayarak Çetin Işıközlü’nün Dudaktan Kalbe adlı operasına kadar yönettiği operalarla bu alanda başarılar elde etmiştir.
Ünlü sanatçı Ayten Gökçer’in eşi olan Gökçer, yurtiçinde aldığı sayısız ödülün bunun yanında 1981 senesinde Devlet Sanatçısı unvanını da almıştır. Yurtdışında ise, 1963’de Yunanistan Krallığı’nın l. Georges nişanının ‘Oficcier’ rütbesiyle, 1970’te İtalya Cumhurbaşkanlığı tarafında Commandatore nişanıyla ve ardından Polonya Kültür Nişanı ile ödüllendirildi.
Gökçer, konservatuvara girme heyecanı içindeyken, ailesi onun bu hevesini engellemek ister. Lakin o her şeye rağmen tiyatro yapmaya çalışır. Ankara Halkevi Temsil Koluna üye olur. Temsil kolu başkanı Ercüment Behzat Lav’dır. Düzgün fiziği ve ses tonuyla Ercüment Bey’in ilgisini çeker. Kısa sürede varlık göstererek, 1936 senesinde bir Türk yazarının piyesinde ilk başrolünü oynar.
Konservatuvar sınavına rahatsızlığı sebebiyle giremeyince, bir hafta sonra hazırladığı iki parça ile sınava tekrar katılmış ve elde etmiştir. Gökçer’in konservatuvarda ikinci senesinde, Avrupa’da II. Dünya Savaşı iyice yoğunlaşır. Almanya’da Hitler’in sanatı Nazi ideolojisi ışığında güdümleyen baskı rejimi bir çok öncü ve aydın sanatçının ülkeyi terk etmesine neden olmaktadır. Ülkeden ayrılanlar içinde Carl Ebert’de mevcuttur. Ebert tekrar Türkiye’ye gelir ve konservatuvardaki derslere başlar. İlk sahne dersinde öğrencilerden, bir sonraki ders için iki parça hazırlamalarını ister. Cüneyt Gökçer bu ders için,Suç ve Ceza’dan Raskolnikof, Romeo ve Juliet’den Paris’i hazırlar. Carl Ebert, Cüneyt Gökçer’in sunduğu bu rolleri çok beğenir ve Gökçer sınıfın en gözde öğrencisi olur. 1942 senesinde Devlet Konservatuvarı Tiyatro Yüksek Bölümü`nden mezun olur.
Muhsin Ertuğrul, Devlet Tiyatrosu ve Operası genel müdürlüğüne atanır. 1 Ekim 1949’da Büyük Tiyatro, Ahmet Kutsi Tecer’in Köroğlu Destanı ile resmen açılır. Gökçer’in bu oyundaki rolü Köroğlu’dur. Aynı sezonda, önceden tatbikat sahnesinde Onikinci Gece’yi sahneye koyan Renato Mordo’nun yönettiği Faust’ta Mephisto’yu oynar.
Yönetmen ve oyuncu olarak sanatında olgunlaşması 1954 ile 1958 senelerı içinde Muhsin Ertuğrul’un ikinci Devlet Tiyatrosu müdürlüğüne rastlar. Muhsin Ertuğrul’un Devlet Tiyatrosu müdürlüğünden istifası üzerine, yerine Cevat Memduh Altar getirilir. Altar zamanında Gökçer, bilgi ve deneyim için Avrupa’ya gönderilir. Almanya, Avusturya, İngiltere ve Fransa’nın ‘Oldwich’, ‘Commedia Française’, ‘Thalia Theater’ gibi önemli sanat merkezlerinde yönetmen yardımcısı olarak çalışır. Ünlü yönetmenlerin ve sanatçıların provalarını izleme olanağını bulur.
25 Ağustos 1958’de Muhsin Ertuğrul’dan yaş haddi sebebiyle boşalan Devlet Tiyatrosu müdürlüğüne atandığında 38 yaşındadır. Bu görevi bir yıl arayla 1983’e kadar 23 yıl boyunca sürdürmüştür. Gökçer yöneticiliği boyunca repertuar politikasının belirlenmesi ve uygulanmasında önemli bir aşama olarak, Batı Tiyatrosunun başyapıtlarının bunun yanında daha fazla Türk tiyatro eserine yer verilmesini gerekliliğini savunur. Bu amaçla yerli oyun yazarlarını teşvik eder. Refik Erduran, Cahit Atay, Güngör Dilmen Kalyoncu, Yıldırım Keskin,Recep Bilginer, Necati Cumalı, Aziz Nesin, Oktay Arayıcı, Yaşar Kemal, Turan Oflazoğlu, Orhan Asena gibi oyun yazarlarının eserleri Gökçer zamanında seyirciyle buluşur.
Muhsin Ertuğrul zamanında çalışmaları başlatılan, tiyatronun yaygınlaşması politikası sürdürülür. Ankara merkeze bağlı olarak turnelerle varlığını ilerleten İstanbul, Adana, İzmir ve Bursa Devlet Tiyatrolarında yerleşik kadrolara geçilir. Gökçer’in yönetici olarak en büyük başarısı, 23 yıl boyunca Devlet Tiyatrolarını ve sanat politikasını, Türkiye’de sürekli olarak değişimlerle devinen, çok önemli kriz dönemleri yaşayan siyaset dünyasının dışında tutması olmuştur.
Gökçer’in Devlet Tiyatrosu genel müdürlüğüne atandığı o senelerda opera ve bale Devlet Tiyatrosu’na bağlıdır. 1959 senesinde Opera-Bale Devlet Tiyatrosu’ndan ayrılsa da, 1960 senesinde tekrar birleşir ve bu durum 1966 yılına kadar devam eder. Gökçer tiyatronun bunun yanında opera ve balesanatlarının gelişmesi için de önemli çalışmalar yapar. Müzik hususunda İtalyan, koreografi hususunda ise İngiliz hocalardan, özellikle ‘Dame Ninette de Valois’`den yararlanarak bu bölümlerde yeni gelişme imkânları sağlar.
1963 senesinde Devlet Tiyatroları’nda ilk müzikalin sahnelenmesini sağlar. Ünlü Amerikalı konuk yönetmen Todd Bolender, Oliver D. Kingsley’in “Kiss Me Kate” adlı müzikal komedisini sahneye koyar. Bu müzikalde “Fred Graham” rolünü Gökçer oynar.
1962-1963 sezonunda başka bir konuk yönetmen Fransız Jean Mercure, Moliere’in Don Juan’ını sahneye koyar. Gökçer Don Juan’ı oynar. 1967 sezonunda ise başka bir konuk yönetmen İtalyan Maurizio Scapporo, Pirandello’nun IV. Henry adlı oyununu sahneler. 1955 – 1956’dan sonra ikinci kez Henry rolünü yorumlayan Gökçer, Scapporo’non rejisinde unutulmaz rollerinden birini ortaya koyar ve oyun 3 sezon boyunca sergilenir. Yugoslavya’nın çeşitli şehirlerine turneler yapar. Pirandello’nun yüzüncü doğum yılı için Venedik’e davet edilir. IV.Henry’nin Türk, Yugoslav ve İtalyan basınında reji ve oyunculuktaki başarısından övgüyle sözedilir.
1983 senesinde 23 senedir sürdürdüğü Devlet Tiyatrosu genel müdürlüğünden ayrılır. Bu konuyla alakalı şu açıklamayı yapar: “İdarecilik ayrı bir görevdir, gelir geçer. Ben her şeyden önce sanatkârım, rejisörüm, aktörüm. Sanatıma devam edeceğim.”
1985 senesinde aldığı profesörlük unvanı ile Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü başkanlığı ve öğretim kullanıcı hesabı görevine devam eder. Prof. Dr. Cüneyt Gökçer, 1998 – 1999 öğretim senesinde kuruluş çalışmalarını yürüttüğü Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümünde eğitime başlar ve Tiyatro Bölümü başkanlığına getirilir.
Cüneyt Gökçer 23 Aralık 2009 tarihinde Ankara da tedavi gördüğü hastanede solunum yetmezliği sebebiyle 89 yaşında ölmüştür.
