Faik Ali Ozansoy, 10 Mart 1876 senesinde Diyarbakır’da dünyaya geldi. Birkaç nesil şair yetiştirmiş bir ailenin çocuğu idi. Asıl adı Mehmet Faik idi. Tarihçi ve şair Diyarbakırlı Saîd Paşa’nın ufak oğlu ve aynı devir şairlerinden Süleyman Nazif’in kardeşidir.
Faik Ali Ozansoy, İlköğrenimini Diyarbakır’da, lise ve yükseköğrenimini İstanbul’da Mülkiye Mektebi’nde bitirdi 1901. Öğrenim senelerında Servet-i Fünunculara katıldı. Topluluğun en genç üyelerinden birisi idi.
Servet-i Fünun dergisinde yayına giren ilk şiirlerinde Zâhir mahlasını kullandı. Edebi yaşamının bu zamanında tam bir ferdiyetçi idi; diğer Sevet-i Fünuncular gibi aşk ve tabiat konularını işledi; ağır bir dil kullandı. Bilhassa Abdülhak Hamid’in şiirlerinin etkisinde kaldı; şiirleri Abdülhak Hamid Tarhan ve Servet-i Fünun şiiri içinde bir köprü görevi gördü. Okulu bitirdikten sonra bir çok yerdekaymakamlık ve mutasarrıflık görevlerinde bulundu. İlk görevi, ağabeyi Süleyman Nazif’in mektupçu olarak görev yaptığı Bursa’da maiyet memurluğu idi. Sındırgı, Burhaniye, Pazarköy’de görev yaptıktan Mudanya kaymakamlığına terfi etti. 1908 senesinde Bursalı Haydar Paşa’nın kızı Mevhibe Hanım ile evlendi, bu evlilikten beş çocuk sahibi oldu.
Faik Ali Ozansoy, 1908 senesinde Mithat Paşa için yazdığı uzun manzume ile ferdiyetçiliğin yanında kendi toplumu ile de alakadar olmaya başladı. İlk şiir kitabı Fani Teselliler’i 1908’de yayımladı. Eserlerinin çok uzun süre yaşamayacağını düşündüğü için kitaba bu ismi vermişti. 1909’da Fecr-i Ati topluluğuna başkanlık etti. Topluluğa adını o verdi. Nesiller içindeki köprü görevini Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âtî grubu içinde da sürdürdü.
1910’da Midilli’ye, sonrasında Erzurum’a atandı. 1914 senesinde Kütahya mutasarrıfı olarak vazifelendirildi. Kütahya’daki görevi sırasında askeri bir önlem olarak çıkartılann Tehcir Kanunu’nu Talat Paşa’nın baskılarına rağmen uygulamadı, şehrin Ermeni halkını korudu. Kütahya’daki cemaat olaylar yatıştığında Faik Ali için Kütahya Ermeni Kilisesi’ne bir şükran kitabesi koymuştur.
Faik Ali Ozansoy, Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı sırasında yazdığı şiirlerini “Elhan-ı Vatan” adlı kitapta topladı. 1918’de “Payitahtın Kapsında” adlı oyunu kaleme aldı ve bu eserde Çanakkale Savaşı sırasındaki bir aşk öyküsü ile vatan temasını birlikte işledi. İki perdelik eser, sahnelenmekten fazla okunmak için yazılmış manzum bir piyestir.
Mütâreke zamanında birkaç ay Diyarbakır valiliği yaptı. 1920’de Ebubekir Hâzım Bey’in dâhiliye nâzırlığı sırasında müsteşarlığa getirildi ise de, iki ay sonra kabinenin düşmesi sonucu, bu görevden istifa etti.
Faik Ali Ozansoy, Diyarbakır valiliği sırasında 1919’da Erzurum Kongresi’ne şehirden heyet gönderilmesi istendiğinde reddetmişti; bunun etkisiyle cumhuriyetin ilanından sonra dışlandı, kendisine görev verilmedi. Son idari görevi, Osmanlı zamanındaki Dahiliye Nezareti Müsteşarlığı oldu.
Ailesi ile İstanbul’a giden Faik Ali Bey, Mülkiye Mektebi’nde Fransızca öğretmenliği ve Saint Benoit Fransız Lisesi’nde ise Türkçe öğretmenliği yaptı; büyük geçim sıkıntısı çekti.
Faik Ali Ozansoy, 1933 senesinde öğretmenliği bırakarak oğlu Munis ile birlikte Ankara’ya geldi; kendisini edebiyata verdi. Oğlu ile birlikte 1936’da Marmara adlı aylık bir dergi çıkardı. Dergi, yalnızca 10 sayı yayımlandı.
I. Dünya Savaşı senelerında yazdığı ikinci oyunu Nedim ve Lale Devri’ni 1950’de tamamlayıp yayımladı. Eser, aruz ölçüsüyle yazılmış manzum bir piyestir.
Faik Ali Ozansoy, 1 Ekim 1950 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu Ankara’da vefat etti. “Abdülhak Hamit’in ayakucuna gömülmeyi vasiyet etmiş olduğu için cenazesi İstanbul’a getirilerek Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.
İsmet Binark ile Nejat Sefercioğlu, 1970 senesinde Faik Ali Ozansoy Bibliyografyası’nı paylaşımı yaptılar.
Kimi şiirleri Bimen Şen, Cinuçen Tanrıkorur, Ruhi Ayangil aracılığıyla şarkılaştırılmıştır.
Faik Ali Ozansoy Eserleri
Şiirleri
1908 Fani Teselliler
1912 Temasil
1915 Elhan-ı Vatan
Piyesleri
1918 Payitahtın Kapısında
1950 Nedim ve Lâle Devri