Fazıl Say, 14 ocak 1970 senesinde Ankara’da dünyaya geldi. Babası, yazar ve müzikolog Ahmet Say, annesi eczacı Gürgün Say’dır.
Üç yaşındayken obuacı Ali Kemal Kaya ile ritmik jimnastik ve işitme alıştırmalarına, bir yıl sonra Mithat Fenmen’den piyano dersleri almaya başladı.
Fenmen’le 8 yıl boyunca, piyano, solfej ve teorinin çalıştı; bunun bunun yanında besteciliğe özendirme çalışmaları ve konser podyumlarına ısındırma amaçlı ufak dinletiler gerçekleştirdi.
1982 senesinde Ankara Devlet Konservatuarı’na girdi. Üstün Yetenekli Çocuklar için tertip edilen ‘Özel Statü’ olarak nitelenen hızlandırılmış yoğun eğitim çerçevesinde eğitim görerek bu kurumun piyano ve kompozisyon bölümlerini bitirdi. Konservatuardaki öğrenimi sırasında Kamuran Gündemir ile piyano, İlhan Baran ile kompozisyon çalıştı. Gündemir, yorum kavrayışı gerektiren yapıtlar üzerinde üst düzey bir değerlendirme ortamı yaratarak öğrencisini yetiştirmiş, İlhan Baran ise ona kompozisyon eğitiminin temeli olan teknik donanımları kazandırmıştır. Donanımların başlıcaları armoni, kontrpuan, form bilgisi, analiz, enstrümantasyon, orkestrasyon, antik modlar, Türk Müziği makamsal ve ritmik sistemleri, caz armonisi ve stil incelemeleridır. İlhan Baran, bunun bunun yanında çağdaş müzik stilleri çalışması için Ertuğrul Oğuz Fırat’tan yararlanılmasını istemiş ve Fazıl Say, üç yıl Fırat’dan ders almıştır.
1987 senesinde konservatuardan mezun oldu. Mezuniyetinin sonrasında DAAD (Alman Akademik Değişim Servisi) bursuyla Almanya’ya gitti ve Düsseldorf’taki Robert Schumann Enstitüsü’nde ABD’li piyanist David Levine’in öğrencisi oldu. Dünyanın ileri gelen Schubert yorumcularından olan Levine, “Yaratıcı Yorumculuk” yönünden örnek bir piyanisttir. Fazıl Say, piyanist kimliğiyle onu örnek almıştır. Say, Düsseldorf Müzik Yüksek Okulu’dan konser piyanistliği diploması alarak 1991’de mezun oldu.
Fazıl Say, 1992’de Berlin’e giderek 1995’e kadar kariyerine Tasarım Sanatları ve Müzik Akademisi’nde öğretim üyesi olarak sürdü. 1994’te Leipzig’de yapılan Avrupa Genç Konser Solistleri yarışmasına katılarak birinci oldu. Ardından 1995’te New York’ta yapılan kıtalararası yarışmanın da birincisi olarak konser kariyerine başlayan sanatçı, New York’a yerleşti.
1997’de çellist Gülyar Balcı ile evlenen Say’ın; bu evlilikten Kumru adında bir kızı oldu (2000). 2002’de İstanbul’a taşınan çift, 2004 senesinde boşandı.
Beş kıtada konserler vermeyi ilerleten ve yirmi ülkeler arası ödülle onurlandırılan sanatçı yılda 120-140 konser vermektedir. New York Filarmoni, St. Petersburg Filarmoni, Amsterdam Concertgebouw, Viyana Filarmoni, Fransa Ulusal Orkestrası, Tokyo Senfoni gibi orkestralar eşliğinde dünyanın en ünlü şefleriyle konserler veren sanatçı; 2007 Floransa Festivali’nin kapanış konserinde Zubin Mehta’nın yönettiği Floransa Orkestrası ile 20 bin kişi aracılığıyla izlenen bir açıkhava konseri vermiştir.
Fazıl Say, piyanistliğinin bunun yanında bestecilik yönünü de geliştirmiş, oratoryolar, piyano konçertoları, çeşitli formlarda orkestra, oda müziği ve piyano eserleri, şan ve piyano için çok sayıda şarkı bestelemiştir. En önemli eserleri içinde “Nazım” ve “Metin Altıok Ağıtı” başlıklı oratoryolar, 4 piyano konçertosu, Zürih Üniversitesi’nin siparişi üzerine “Albert Einstein”’ın anısına yazdığı orkestra eseri, Mozart’ın 250. doğum senesinde Viyana’daki Kutlama Komitesi’nin siparişi bundan dolayı bestelenen “Patara” adlı bale müziği ile İstanbul Senfonisi adlı eseri mevcuttur.
Sanatçının Türk saz şairi Aşık Veysel’in “Kara Toprak” adlı halk şarkısından esinlenerek bestelediği piyano parçasını da içeren aynı başlıklı CD, 2005’te Amerika’da bilboard listelerinde 6. sıraya yükselmiştir. Diskografisinde bulunan albümlerden “Nazım”, “Harem’de 1001 Gece”, “Pictures” adlı albümler en fazla ilgi görenlerdendir.
Sanatçı, 2007 senelerının sonunda yabancı bir gazeteye verdiği demeçlerle Türkiye’de gündeme geldi. Say, AKP iktidarını açıkça eleştirmiş, Cumhuriyet’in temel niteliklerinin tehlikede olduğunu, bundan endişe duyduğunu söylemiştir. Say bunun bunun yanında müzik eğitiminin Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla önemsenmediğine vurgu yapmıştır. 2007 yılı sonunda bunun bunun yanında bir ödül elde etmiştir.Fazıl Say, 2008’de Avrupa Birliği aracılığıyla “Kültür Elçisi” unvanıyla görevlendirilmiştir.