Halit Ziya Uşaklıgil, 1886 senesinde İstanbul’un Eyüp semtinde dünyaya geldi. Babası halı tüccarı Halil Efendi, Uşak’tan İzmir’e göçmüş varlıklı bir ailedendi. Halit Ziya, o sırada İstanbul’a yerleşmiş olan Halil Efendi ile Behiye Hanım’ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. Mahalle mektebindeki ilk eğitiminin sonrasında Fatih Askeri Rüştiyesi’ne sürdü.
Osmanlı’da 93 Harbi’nin başlaması ile Halil Efendi’nin işleri bozulunca aile, İzmir’e yerleşti ve Halit Ziya öğrenimini İzmir Rüştiyesi’nde sürdürdü. Ardından İzmir’de Ermeni Katolik rahiplerinin çocukları için kurulmuş yatılı bir okula devam ederek Fransızcasını geliştirdi; Fransız edebiyatını yakında zamandan tanıdı. Fransızca çeviri denemeleri yaptıktan sonra halen öğrenci iken ilk yazılarını yayımlamaya başladı. Önce İzmir etrafında kendini tanıttı.
Halit Ziya Uşaklıgil, 1886’da idadide birlikte çalıştığı arkadaşı Tevfik Nevzat ile birlikte “Hizmet” adlı bir gazete çıkararak yapıtlarını burada yayımladı. Hizmet, vali Halil Rıfat Paşa ve hukuk dairesi reisi himayesinde yayımlanmış ve şehrin kültür sanat yaşamına canlılık getirmiş, Halit Ziya’ya ise geniş bir yazı alanı açmıştı. İlk eserlerinden “Nemide” (1889), “Bir Ölünün Defteri” (1889), “Ferdi ve Şürekâsı” (1894) Hizmet’te tefrika edilmiş duygusal, kısa romanlardır. 1885’te dizi olarak yayımlamaya başladığı “Sefile” adlı ilk romanı ise ahlaka aykırı olduğu gerekçesi ile yagizlendiği için yarım kaldı ve kitap haline gelmedi. Bu romanda masum bir genç kızın aldatılışını ve çektiği acıları anlatmaktaydı.
Halit Ziya Uşaklıgil’in romanları kadar mensur şiirleri de ilgi uyandırmış ve moda olmuştu. Mensur şiirler, Muallim Naci gibi divan şiiri fanatiklerindan olumsuz eleştiriler alsa da, Recaizade Mahmut Ekrem, Hizmet’e gönderdiği tebrik yazısı ile kabiliyetli bulduğu Halit Ziya’ya destek vermişti.
Yazar, dünya edebiyatı ile ilgili, tiyatro tarihi ile ilgili yazı dizileri hazırlamış; romantizmin temsilcisi Ahmet Mithat Efendi’yi eleştirdiği ve realizmi savunduğu bir eleştiri dizisi yayımlamıştır.Halit Ziya Uşaklıgil, 1888’de annesi Bediye Hanım’ı kaybetti. 1889’da amcası ile iki aylık seyahate çıkarak Uluslararası Paris Sergisi’ni gördü. Aynı yılın sonunda Meclis-i Ayan Reisi Emin Ali Efendi’nin kızı Memnune Hanım’la evlendi. Halit Ziya’nın bu evlilikten 6 çocuğu dünyaya gelmiştir: Vedide, Bihin, Sadun, Güzin, Vedad ve Bülent. İlk çocuğu Vedide’yi geçirdiği bir hastalık neticesinde kaybetti. Aynı biçimde Sadun ve Güzin’i de ufak yaşta kaybedecek, oğlu Vedat ise 35 yaşında trajik bir intiharla yaşamına son verecektir. Halit Ziya, Sadun için Kırık Oyuncak, Güzin için Kırık Hayatlar ve Vedad için “Bir Acı Hikaye” adlı kitapları yazmıştır.
Bankadaki işinden ayrılıp İzmir’de vali kâtipliği’ne başlayan Halit Ziya Uşaklıgil, bu görevde uzun süre kalmadı. 1893’te, İstanbul’da Reji Genel Müdürlüğü’nden gelen başkâtiplik teklifi üzerine İstanbul’a gitti. Bu görevi on altı yıl sürdürdü. Bu işinde, vaktinin çoğunu okuma ve yazmaya ayırma fırsatı buldu. Reji’deki çalışma günlerinde Recaizade Mahmut Ekrem aracılığıyla Edebiyat-ı Cedide adlı edebiyat topluluğuna katıldı. Bu topluluğun en önemli isimlerinden birisi oldu. 1901’de kapatılıncaya kadar topluluğun çıkardığı Servet-i Fünun Dergisi’nde yazılar, hikâyeler, romanlar yayımladı. Servet-i Fünun’da 1897’de tefrika ettiği Mai ve Siyah adlı romanında acıklı aşk macerası konusunu geri plana alıp dönemin basın dünyasını, Edebiyat-ı Cedide kuşağının bu dünyaya bakış açısını yansıttı. Bu roman, topluluğun beyannamesi vazifesini gördü.
Halit Ziya Uşaklıgil, ilk büyük Türk romanı kabul gören Aşk-ı Memnu romanını 1898-1900 senelerı içinde yazdı. Bu eserde zengin bir adamın genç ve güzel karısının yasak bir aşka sürüklenişini gerçekçi bir biçimde, olayın psikolojik nedenleri üzerinde durarak anlattı. Dönemin İstanbul alt kültürleriyle son derece içli dışlı olması, yazarın bu eserini yazmak maksadıyla gerekli malzemeyi toplamak için gösterdiği çabanın ürünüdür. Bilhassa de o dönem Boğaziçi’nde yalı sakini aileler içindeki esrar kullanma geleneği, yazarın ciddi psikolojik açılımlar yaşamasına neden olarak eserin gelişimine ciddi etki etmiştir. Eseri, 1909’da Sabah gazetesinde tefrika edildi.
Yazar, Mai ve Siyah’ın gördüğü rağbet üzerine başka dergi ve gazete sahiplerinin kendisinden yazı istemesi üzerine tiraji yüksek İkdam ve Sabah gazetelerinde de yazılar yayımlamıştır. Lakin Servet-i Fünun’da yazan İsmail Safa’nın sürgüne gönderilmesi üzerine roman tefrika etmek dışında hiç yazı yayımlamadı.
Halit Ziya Uşaklıgil, 1901’de Kırık Hayatlar adlı romanı tefrika edilmekte iken Hüseyin Cahit Yalçın’ın “Edebiyat ve Hukuk” adlı yazısı üzerine Servet-i Fünun kapatılıp topluluk dağılınca edebiyat yaşamından uzun süre uzak kaldı. Rumların ve Ermenilerin yaşadığı bir balıkçı köyü olan Ayastefanos (bugünkü Yeşilköy semti)’a bir köşk yaptırdı ve Tevfik Fikret’in Aşiyan’a yerleştiği 1905 senesinde Halit Ziveya kendi köşküne yerleşti. Bazı eserlerinin kitap halinde yayımını gerçekleştirdi. Reji’deki işleri dışında vaktini dostlarıyla sohbet ve okumayla geçirdi.
Halit Ziya Uşaklıgil, Meşrutiyetin ilanı ile fikir ve sanat yaşamının canlanması üzerine yeniden yazmaya başladı. Birçok gazete ve dergiye yazılar gönderdi.
Halit Ziya Uşaklıgil, Padişah V. Mehmet Reşat’ın Osmanlı tahtına çıkmasından sonra İttihat ve Terakki hükümeti aracılığıyla mabeyn başkatibi olarak sarayda vazifelendirildi. Saraydaki görevi sırasında yazmayı uygun görmediği için yazılarına ara verdi. Görevi gereği padişahla gezilere çıktı. 1911’de Âyân Meclisi üyesi oldu.
1912’de saraydaki görevi bitti. Tedavi amaçlı bir Avrupa seyahatine çıktı. 1915’te Darülfünun’da Batı Edebiyatı hususunda ders verdi. Sait Halim Paşa’nın Almanya’ya inceleme gezisine gönderdiği şair ve yazarlar içinde Almanya’ya gitti, çeşitli kültürel faaliyetlere katıldı. Darülbedayi’de edebi kurul kullanıcı hesabınde bulundu. İttihat ve Terakki’nin iktidardan düşmesinden sonra Reji idaresinde yönetim kurulu başkanı oldu. 1918’de oğlu Halil Vedat ve yeğenleriyle çıktığı Avrupa gezisinden 14 ay sonra döndü.
Halit Ziya Uşaklıgil, Milli mücadele zamanında genelde Ahmet Cevdet’in İkdam Gazetesi’ne yazılar gönderdi. Çoğunlukla dil ve edebiyatla alakalı yazılar yazdı. Cumhuriyet zamanında kendisini tamamen edebiyata verdi. Cumhuriyetin ilk senelerında devletin şekillenmesini uzaktan izledi ve fazla eser vermedi. 1930’larda yazı yaşamına büyük bir canlılıkla döndü. Cumhuriyet ve Son Posta gazetelerinde yazıları yayımlandı. Bilhassa anı tarzında yazılarıyla edebiyat dünyasında aktüel bir isim halini aldı. Dil devrimi üzerine bazı eserlerini sadeleştirdi ve Latin harfleriyle yeniden yayımladı. 1937’de Tiran elçiliğinde görevli oğlu Halil Vedat’ın 35 yaşında intihar etmesi üzerine büyük bir yasa girdi. Acısını, yazmakla hafifletmeyi seçti.
Halit Ziya Uşaklıgil
Dili bi hayli ağırdır.
Romanlarında aydınlara seslenir.
Romanlarında İstanbul’u, hikâyelerinde ise Anadolu’nun kasabaları ve yaşamını anlatır.
Yazarın roman dili hikâye dilinden daha ağırdır.
Eserlerinden realizm’den etkilendiği görülür.
Romanları, cumhuriyet zamanında yazar aracılığıyla sadeleştirilmiştir.
Halit Ziya Uşaklıgil Eserleri
Halit Ziya Uşaklıgil Romanları
Nemide
Halit Ziya Uşaklıgil Hikayeleri
Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası
Oyun
Firuzan
Hatıra
Kırk Yıl
Gezi
Almanya Mektupları
Deneme
Sanata Dair
Mensur Şiir
Mezardan Sesler