Linus Carl Pauling, 28 Şubat 1901 senesinde ABD’nin Oregon eyaletinin Portland şehrinde dünyaya geldi. Babası Herman Henry William Pauling, eczacıydı ve bu mesleğinde başarısız bir adamdı.
Bu nedenle Oregon eyaletinde 1903-1909 senelerı içinde bir çok yere taşınmışlardır. En sonunda Portland’ta karar kılmışlardır. Hermen 1910 senesinde ülser hastalığı sebebiyle ölmüş, Isabelle çocukları Linus, Paulie ve Frances Lucille ile baş başa kaldı.
Pauling, okumayı çok seven bir çocuktu. Babasının yazdığı mektupları ve kitapları okuyordu. Pauling ilkokula devam ederken, arkadaşı Lloyd Jeffress kendi odasına ufak bir kimya laboratuvarı kurmuştu. Bu laboratuvar Pauling’e kimya mühendisi olması için esinti kaynağı oldu.
Ortaokulda da Pauling’in kimyaya olan merakı sürdü. Babasının iş yerinin yanındaki çelik işi ile uğraşan firmada gece bekçiliği olarak çalışmaya başladı.
Pauling “Amerikan tarihi” dersinden istediğimiz notu alamadığı için diplomasını bir yıl erken alamadı. Okulu bu diplomayı 45 yıl sonra Nobel ödülünü kazandıktan sonra ödül olarak verdi.
1917 senesinde Pauling Oregon Tarım Koleji’ne kaydoldu. Bu lise şimdilerde Oregon Eyalet Üniversitesi olarak hizmet etmektedir. Lise senelerında Delta Upsilon adlı birlikten destek aldı. Çünkü maddi olarak sıkıntı içindeydi. Aynı anda çalışmak ve okumak zorunda olduğunu düşünüyordu. İkinci sınıfta annesine maddi açıdan destek olmak amacı ile işe başlamayı planladı. Lakin kolej ona kurslarda asistanlık yapmasını önerdi. Bu öneri onun okuluna devam etmesini yarayacaktı.
Diğer iki yılda atomlar ve kimyasal bileşimlerle alakalı yaptığı çalışmaları ile Gilbert N. Lewis ve Irving Langmuir’un dikkatini çekmeyi başardı. Fizik ve kimya alanında çalışmalara başladı ve kuantum kimyasının temellerini atmaya başladı.
1922 senesinde Pauling liseyi derece ile bitirdi ve Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde Roscoe G. Dickinson gözetiminde kimya mühendisliği bölümünde okumaya başladı. Bu sürede X-ray ışınlarının kristaller üzerindeki etkileşimini inceledi.1925 senesinde fiziksel kimya ve fizik matematiği konularında doktorasını verdi.
Bu sıralarda, Linus Pauling alt sınıflara Ev Ekonomisi İçin Kimya dersini verirken, öğrencisi olan Ava Helen Miller ile 17 Haziran 1923 tarihinde evlenir ve üç erkek ve bir kız çocukları olur.
Pauling yüksek fizikçilerle çalışmak için Avrupa’ya gitti. Burada Alman fizikçi Arnold Sommerfeld ile Münih’te ile , Danimarkalı fizikçi Niels Bohr ile Kopenag’ta Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger ile Zürih’te çalışmalarda bulundu. Bu üç bilim adamı da kuantum fiziği ve diğer fizik dallarında uzman bireylerdir. Oregon Tarım Koleji’nde çalışırken Pauling’in aklına kuantum mekaniği ile alakalı bir teori geldi. Bu nedenle kendisine atomların elektron yapısı hususunda yardım edecek uzman kişiler aradı. Avrupa’da hidrojen molekülleri üzerine Walter Heitler ve Fritz London ile birlikte çalıştı. Pauling’in Avrupa’da geçirdiği iki sene, gelecekte yapacağı çalışmalarına çok büyük katkı sağladı. Kuantum kimyasının öncüsü oldu ve bu hususta çalışan ilk bilimadam oldu. 1927 senesinde Caltech’te teorik kimveyalında profesör asistanlığı görevine başladı.
Pauling fakülte kariyerine Caltech’te başladı. Gayet verimli geçen 5 yıl içinde X-ray kristalleri üzerine yoğunlaştı, kuantum mekaniği ile atom ve moleküler hesaplamalara girişti. Bu beş yıllık süre içinde yaptığı çalışmaları elli sayfalık bir bir eser halinde topladı. Bu eserin içinde kendi bulduğu ve Pauling Kuralları olarak anılan 5 kural oluşturdu. 1929 senesinde kısmi profesörlüğe, 1930 senesinde ise profesörlüğe yükseldi. 1930 senesinde Amerikan Kimya Birliği aracılığıyla 30 yaşından genç olup bilime katkı sağladığı için Langmuir Ödülü’ne layık görüldü. 1932 senesinde Pauling en büyük çalışmalarından birisi olan; Orbital Hibritasyonu çalışmasını paylaşımı yaptı. Bu yayında karbon atomunun orbitallerinin analizinin nasıl yapıldığını açıkladı.
Caltech’teyken yakın dostu olan ve her sene Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nden eğitim amaçlı Caltech’e gelen; fizik teorisyeni Robert Oppenheimer ile bir buluşa imza atarlar. İkisi doğal kimyasal birleşimlerin içinde bir araya gelen bağlarla alakalı çalışma yürütürler. Oppenheimer matematiksel olarak, Pauling ise kimyasal bilgisi ile projeyi yürütür. Bu yakın arkadaşlık, Pauling’in Oppenheimer ile karısı içindeki yakınlaşmadan şüphelenmesi ile sonbulur. Pauling işteyken, Oppenheimer evlerine gelir ve karısı Ava Helen’e Meksika’ya birlikte gitmeleri teklifinde bulunur. Ava bunu reddeder ve bu durumu kocasına bildirir. Bunun üzerine Pauling Berkeley profesörü ile olan yakın arkadaşlığını bitirir. Daha sonraları Oppenheimer, Pauling’i Manhattan Projesi’ne kimya sorumlusu olarak davet eder. Lakin Pauling barışsever olduğunu söyleyip bu daveti geri çevirir.
1930 yazında Pauling tekrardan Avrupa’ya bilimsel amaçlı bir seyahat yapar. Burada elektronların X-ray ışınları altında farklı davranışları olduğunu öğrenir. Öğrencilerinden birisi olan L. O. Brockway Caltech’te elektronların enerji yayımlarını ölçen bir alet yapar. Bu alet üzerinde büyük atom numaralı maddeler incelenir.
Linus Pauling 1932 senesinde bilim dünyasına elektronegativiteyi tanıtır.Moleküllerin çeşitli detaylarını tercih ederek, kimyasal bileşikleri kırmayı, mokelüllerin momentlerinin hesabını ve aralarındaki açıları tayin ettiğini bildirir.
Doğal Kimyasal Bileşimler Üzerine Çalışmaları
1930’larda doğal kimyasal bileşimler üzerine yaptığı çalışmaları yazmaya başlar ve bu çalışmalar 1939’da yayımlanır. Bu alanda yaptığı çalışmalar Nobel Kimya Ödülü’nü almasına neden olacak “doğal kimyasal bileşimlerin kompleks materyallerini açıklanması” meselesinin temelini oluşturmaktadır. Pauling bu çalışmasını Doğal Kimyasal Bileşimler adlı çok popüler olan kitabında özetlemiştir. Bu kitap ilk basımından bu yana 30 yıl içinde 16,000 adet basılmıştır. Bu rakam şimdiye kadar görülmüş nadir bilimsel eser yayın basım adedidir.
Pauling’in çalışmalarının bir kısmı doğal kimyasal bileşiklerde orbital hibritasyonunu açıklamayktaydı. Elektronların atomun yörüngelerine s, p vb. gibi enerji düzeylerine göre yerleştiğini açıklıyordu.Karbon atomunda elektronların; bir 2s ve üç 2p orbitallerine yerleştiğini, sp3 hibritleşmesini farketti. Etilen oluşumundaki karbon atomlarının ise sp2 hibritleşmesine maruz kaldığını, 2p orbitallerinin ise hibritleşmediğini açıkladı.
Diğer bir alandaki buluşu ise, iyonik bileşim yapan atomların birbiri içindeki elektron transferi yapmasıydı. Kovalent bileşen atomların ise elektron transferi yapmadığını, bazı elektronları ortaklaşa kullandıklarını keşfetti. Kimyasal bileşimlerin yıkılabilmesi için gerekli enerjinin çok fazla olduğunu gösterdi.
Pauling’in kafasını yorduğu üçüncü bilimsel konu ise benzindeki aromatik hidrokarbonların protoipini geliştirmek ve modellemesini yapmaktı. O güne dek benzin hususunda yapılan en iyi araştırma Alman kimyageri Friedrich Kekulé aracılığıyla yapılmıştı. Ona göre iki bileşim içinde tek ve çift kimyasal bağ bulunmaktaydı. Lakin çift bağların olduğu yapılarda tek bağların da bulunması işleri karıştırıyordu. Pauling bunun nedenini kuantum kimyası ile açıklama yoluna gitti.
Atom Çekirdeklerinin Yapısı Üzerine Çalışmaları
16 Eylül 1952’de nükleiklerin yapıları ile ilgili bilinmeyenlerle alakalı çalışmalara başladı(kendi notlaı için Oregon Eyaleti Özel Koleksiyonları). Yaptığı yeni modelleme, 15 Ekim 1965 tarihinde Sciene ve Proc. Natl. Acad. Sci. dergilerinde yayımlandı. Ölümünden evvelki 30 yıl içinde bir çok yayını bu dergilerde yayımlandı.
Biyolojik Moleküller Üzerine Çalışmaları
1930’lerin ortalarında Pauling çalışmalarını yeni bir hususta yapmaya karar verdi:biyokimya. Bu sıralarda Caltech’te biyoloji üzerine çalışan Thomas Hunt Morgan, Theodosius Dobzhanski, Calvin Bridges ve Alfred Sturtevant gibi bilim adamlarından etkilendi ve biyomolekülerle alakadar olmaya başladı. İlk olarak hemoglobin proteini ile çalışmalarına başladı. Hemoglobin proteinin kimyasal yapısının oksijen taşırken ve taşımazken değişikliklar gösterdiğini keşfetti. Bunu öğrenmesi, biyokimya üzerine çalışma merakını arttırdı. X-ray ışınları üzerine yaptığı çalışmaları biyokimya üzerine yönlendirdi. Proteinlerin X-ray ile çekilmiş en iyi fotoğrafı 1930’larda İngiliz kristallografer William Astbury aracılığıyla çekilmişti. Lakin Pauling’in 1937 senesinde yaptığı deneylerde Astbury’nin aldığı sonuçları alamadı.
Pauling’in matematiksel analizinin yanlış olmasını açıklaması 11 yılını aldı. Lakin Astbury’nin çektiği resimde proteinlerin dizilişi ile ilgili farklı sonuçlar yer alıyordu. Bu resme bağlı kalarak Pauling yeni bir modelleme geliştirdi. 1951 senesinde aminoasitler ve peptitler ile ilgili temel görüşlerini ileri sürdü.
Pauling ardından kendi sunduğu önerilerin temel bazda yanlış olduğunu açıkladı ve DNA ile ilgiliki fikirlerini değiştirdi.
Pauling Cavendish Laboratuvarı’nda çalışmalarına devam ederken Watson ve Crick DNA’nın modellemesi üzerinde çalışıyorlardı ve yeni bir model geliştirmişlerdi.
Pauling bunun bunun yanında enzimlerin etkileşimleri ile ilgili da çalışmalarda bulundu. Bu çalışmalardan da faydalanan Watson ve Crick DNA’yı keşfettiklerini ve modellediklerini ilan ettiler.
Moleküler Genetik Üzerine Çalışmaları
Kasım 1949’da Linus Pauling, Harvey Itano, S. J. Singer ve Ibert Wells; Sciene dergisinde, her insanda değişiklik gösteren bir proteini keşfettiklerini açıkladılar. Bu proteinlerin, nesilden nesile hastalıkları ve diğer mirasları aktardıkları ispatlandı.
Pauling 2. Dünya Savaşı sırasında politik görüşlerden kaçındı. Lakin savaş, herkesin yaşamını değiştirdiği gibi, onunda yaşamında değişikliklere yol açtı. Savaştan sonra barış gönüllüsü oldu. Savaş sırasında Manhattan Projesi’nde çalışması için Robert J. Oppenheimer aracılığıyla kimyasal işlemler sorumlusu olarak davet edildi, bu öneriyi barış yanlısı olduğunu altını çizerek reddetti. 1946’da Albert Einstein’in başkanlığını yaptığı Atomik Felaket Komitesi’ne katıldı. Halka ve yöneticilere, nükleer enerjinin silah olarak kullanılmasının doğuracağı felaketleri anlattı. Bu politik çalışmaları Amerika Birleşik Devletleri yönetimimi aracılığıyla tepki gördü ve pasaportuna 1952 senesinde, Londra’ya konferansa katılmak üzere gittiğinde el konuldu. 1954 senesinde pasaportu; Stokholm’de Nobel Kimya Ödülü’nü almasına az bir süre kala geri verildi. Ödül merasimine Einstein ve Bertrand Russell de katıldı. 1955 senesinde Russel-Einstein Manifestosu’na katıldı.
Pauling, 1968 senesinde Lenin Barış Ödülü’nü kazandı.
Elektrikle Çalışan Araba Üzerinde Geliştirme Çalışmaları
1950’lerin sonunda Pauling, Los Angeles’teki hava kirliliği sorunu ile ilgili çözüm üretmeyi amaçlıyordu. Bu zamanda de bilim adamları hava kirliliğine fabrikaları ve rafinerileri en büyük etken olarak görüyorlardı. Pauling bu sürede Arie Haagen-Smit ve diğer bilim adamları ile birlikte Caltech’te benzinle çalışan arabaların doğaya verdiği zarar ile fabrikaların verdiği zararı kıyaslamayı amacında olan bir araştırma yaptılar. Bu araştırma neticesinde Pauling elektrikle çalışan araba üzerinde çalışmaya başladı. Elektrikli araba üzerine çalışan mühendislere katıldı ve çalışmalarına destek vermeye başladı.
Pauling asit bazlı akülerin aracı çalıştıracak yeterli enerjiyi sağlayamayacağını düşünüyordu. Karbon bazlı yakıtlara nazaran bu akülerle çalışan araçlar daha yavaş hızda ve daha az çekimle çalışıyordu. Bu konu üzerine yoğunlaşılmasını sağladı. Lakin çalışmalar desteklenmediği için proje yarıda kaldı.
Alternatif Tıp Üzerine Çalışmaları
1941 senesinde Pauling tedavi edilemeyen Bright hastalığı olarak tanımlanan hastalık türü ile karşı karşıya geldi. Uzmanlar bu hastalığın tedavi edilemeyeceğini ileri sürüyorlardı. Pauling, Stanford Üniversitesi’nden Dr.Thomas Addis ile birlikte yaptığı çalışmalarda, hastalar üzerinde düşük protein içeren diyet uygulamaları denedi. Ayrıca bu diyette vitamin ve mineral desteği de uygulandı.
1951 senesinde Moleküler Tıp isimli makalesini yayımladı. 1950’lerin sonunda Pauling enzimlerin insan biyolojisi üzerindeki etkileşimleri üzerine çalışmalarda bulundu. 1956 senesinde Abram Hoffer vitaminlerin vücutta enzimlerin salgılanması için gerekli olduğunu keşfetti. 1968 senesinde Pauling Ortomoleküler Psikiyatri üzerine yaptığı çalışmasını Sciene dergisinde yayımladı. Bu makale 1970’lerde popüler olan megavitamin terapisinin teorik temelini oluşturdu. Pauling’e göre vitaminlerin insan psikolojisi üzerine ciddi etkileri vardı.
Pauling, ardındanki senelerda C vitamini üzerine çalışmalarda bulundu. 1966 senesinde Irwin Stone, her gün alınan C vitamininin vücudu soğuk algınlığına karşı koruduğunu keşfetti. Bu araştırmasını 1970 senesinde C vitamini ve soğuk algınlığı başlığı ile yayımladı.
Linus Pauling, İngiliz kanser cerrahı olan Ewan Cameron ile birlikte uzun süre çalışmalarda bulundu.1971 senesinde C vitamininin kanser üzerindeki etkilerini araştırdılar. Pauling ve Cameron yaptıkları çalışmaları Kanser ve C Vitamini adlı eserde topladı.
2005 senesinde bilim adamlarının yeni teknolojilerle yaptığı çalışmalar ve deneylerde, C vitamininin kanser üzerindeki olumlu etkiler ispatlanmıştır.
Pauling bir çok bilimsel buluşla bilime, insanlığa bir çok katkılarda bulunmuştur. İngiliz New Scientist dergisine göre En Büyük 20 Bilimadamı listesine seçilmiştir.
Gautam R. Desiraju aracılığıyla Nature dergisinde yazılan Milenyum adlı yazıda dünyanın en büyük teorisyenleri içinde; Newton, Galilei, Einstein ile birlikte görülmüştür. Ayrıca Pauling kuantum mekaniği, inorganik kimya, organik kimya, protein yapısı, moleküler biyoloji ve tıp alanlarında temel olabilecek katkılarda bulunmuştur. Pauling modern kuantum kimyasının babası olarak kabul edilmektedir. Ayrıca literatüre hibritasyon ve elektronegativite kavramlarını sokan kişidir. Francis Crick aracılığıyla moleküler biyolojinin babası olarak kabul edilmiştir.
Pauling vitamin, enzim ve tıp üzerine yaptığı çalışmalarla da bir çok bilimadamına yol göstermiş, fikir önderi olmuştur.
Pauling, 19 Ağustos 1994 tarihinde prostat kanseri sebebiyle öldü.