Ulvi Cemal Erkin, 1906 senesinde İstanbul’da dünyaya geldi. Ulvi Cemal Erkin’in Babası, üst düzey bir bürokrat olan Mehmed Cemil Bey, annesi Nesibe Hanım’dır. Diplomat Feridun Cemal Bey (Erkin)’in kardeşidir. Yedi yaşındayken babasını kaybetti. Dedesi Abdullah Behçet Bey’in evinde büyüdü.
Ulvi Cemal Erkin, İlk müzik derslerini piyano çalan annesinden aldı. Piyano derslerine önce Mercenier adlı bir Fransız öğretmenden, ardından İstanbul’da tanınmış bir öğretmen olan piyanist Adinolfi’den dersler alarak sürdü; öte yandan da Galatasaray Lisesi’nde eğitimini sürdürdü. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışında müzik öğrenimi görecek gençleri seçmek için açtığı sınavı kazanarak 1925 senesinde Paris’e gönderildi. Paris Konservatuarı’nda Jean Batalla, Isidor Philipp ve Camile Decreus ile piyano, Jean Galon ile armoni, Noel Galon ile kontrpuan çalıştı; ardından Ecole Normale de Musique’de, Jean Galon ve Nadia Boulanger’dan kompozisyon dersleri aldı.
Beş yıllık öğrenimini Paris Konservatuarı ile Ecole Normale’de başarıyla tamamlayan genç sanatçı, 1930 senesinde yurda dönerek Ankara Musiki Muallim Mektebi’nde öğretmenliğe atandı. Çeşitli Avrupa kentlerinde öğrenimini bitirdiktan sonra yurda dönüp Ankara Musiki Muallim Mektebi kadrosuna katılan Ekrem Zeki Ün, Hasan Ferit Alnar, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Aksesile birlikte müzik tarihinde “Türk Beşleri” olarak anılan grubun bir üyesi kabul edildi.
Paris’te başladığı “İki Dans” adlı orkestra yapıtını Ankara’da bitiren bestecinin bu ilk yaratısının dünya prömiyeri, 6 Mart 1931 senesinde Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası aracılığıyla gerçekleştirildi.
1932 senesinde piyanist ve piyano öğretmeni Ferhunde Remzi Hanım ile evlenen Ulvi Cemal Bey’in bu evlilikten Sevin (1937) ve İçten (1941) adında kızları oldu.
1936 senesinde Ankara Devlet Konservatuarı’nın kurulması üzerine bu kurumun piyano bölüm başkanlığını üstlendi. 1949-1951 senelerı içinde konservatuarın müdürlüğünü üstlendi. Hayatının sonuna kadar bu kurumda piyano öğretmeni ve piyano bölüm şefi olarak görevine sürdü; öte yandan da bestecilik, orkestra şefliği yaptı.
Türk Beşlerinin diğer üyeleri gibi eserlerinde halk müziği ezgilerinden yararlanan besteci, 1937 ve 1938 senelerında yapılan birinci ve ikinci derleme gezilerine katıldı. Birinci gezide Sivas, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Trabzon ve Rize illerinde; ikinci gezide Malatya, Diyarbakır, Urfa, Gaziantep, Maraş ve Adana illerinde eser derleme çalışmalarına katıldı.
Besteci arkadaşı Necil Kazım Akses’le birlikte Carmen, Aida, Fidelio gibi çok sayıda önemli opera yapıtını Türkçe’ye kazandırarak opera repertuarımıza armağan etti ve sahnelenmesini sağladı.
1943 senesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin açtığı beste yarışmasına “Köçekçe” ve “Piyano Konçertosu” ile katıldı. Piyano Konçertosu ödüle layık görüldü; Ahmet Adnan Saygun ve Hasan Ferit Alnar ile birlikte yarışmanın büyük ödülünün sahibi oldu. Bu eser, aynı yıl 11 Mart günü Riyaset-i Cumhur Orkestrası aracılığıyla eşi Ferhunde Erkin solistliğinde seslendirildikten sonra 8 Ekim 1943’te bombardıman altındaki Berlin’de yine Ferhunde Erkin’in solistliğinde Berlin Şehir Orkestrası aracılığıyla seslendirildi.
Sanat yaşamındaki başarıları sebebiyle Fransız ve İtalyan devletlerinin onur ve liyakat nişanları ile ödüllendirilen Erkin, 1971 senesinde Türkiye Cumhuriyeti aracılığıyla “devlet sanatçısı” ünvanı ile onurlandırıldı.
15 Eylül 1972’de, altmışbeş yaşında iken Ankara’da yaşamını yitirdi. Karşıyaka Mezarlığı’na toprağa verildi.
Ölümünden sonra sanatçı anısına 1985 senesinde pul basıldı; 1991 senesinde “Çağdaş Türk müziğinin yaratılmasına zengin esin gücüyle müthiş katkılarından, gelecek kuşaklara aktardığı üstün eserlerinden ve yetiştirdiği kıymetli öğrencilerinden ötürü” Sevda – Cenap And Müzik Vakfı onur ödülü altın madalyası verildi.
İlk yapıtlarında geç romantizm ve izlenimcilikten yola çıkan Ulvi Cemal Erkin, kısa bir sürede geleneksel Türk müziğinin, özellikle halk müziğinin makamsal ve ritmik gereçlerini başarıyla kullanmaya başladı; bilinçle eğildiği bu gerecin renkleriyle ulusal bireşime ulaştı. Besteci İlhan Usmanbaş “Beşler”in kişiliğinde Erkin’in bu dönemini şöyle değerlendirir:
“Birinci kuşak Türk Bestecileri, 1930’larda ilk yapıtlarını verdikleri zaman, bugün insanı hayrete azaltan bir şey daha var; o da adeta Türkiye’de yüzsenelerdan beri Avrupa müziği yapılıyormuş gibi yeni bir müzik diline oturmuş olmaları. Mesela Erkin’in “Beş Damla” adlı piyano parçaları 1931 tarihini taşır; yani halen öğrenciliğini bitirip Türkiye’ye dönmüş genç bir besteci, birden bire o güne kadar Türkiye’de nasıl bir müzik yapılması gerektiğini en açık bir dille ortaya koymuştur.”
Bu çizgi, yaratılarının son zamanında doğal olarak yeni müzik tekniklerine eğilim göstermiş, sonuçta besteci, çağımıza uzanan bütün müzik metotlarıni kırk yıllık sanatsal yaşamına sığdırmayı başarmıştır.
Ulvi Cemal Erkin’in yapıtlarının seslendirme üzerindeki tüm telif hakları SACEM’e aittir.
Ulvi Cemal Erkin Ödülleri ve Nişanları
1950 Fransız Milli Eğitim Bakanlığı Palm Academique Nişanı,
1959 Fransa Legion d’Honneur Chevalier (şövalye) nişanı
1963 İtalyan Cumhuriyeti Liyakat Nişanı.
1970 Fransa Legion d’honneur “Officier” (subay) nişanı
1971 Türkiye Cumhuriyeti devlet sanatçısı ünvanı
1991 Sevda – Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü altın madalyası